İnsanlığın başladığı ilk günden bugüne kadar,hayatın her alanında ve her döneminde insanoğlu karar vermek ve aldığı kararları uygulamak gibi kaçınılmaz bir sorumluluğa daha doğrusu yaşamak için bu zorunluluğa sahiptir.Okul seçimi, meslek seçimi , eş seçimi , kıyafet seçimi, yemek seçimi vs…
Bunlar karar vermek ve uygulamak yolundaki en
basit ve en temel başlangıç noktalarıdır.Bu ve bunun gibi kritik ama bir o kadar da sıradan
seçimler, binlerce yıldır insanoğlunun dünyayı şekillendirmesine vesile
olan anlardır. Ve insanlık belirsizlik ortamında doğru karar verebilmek
için, gelecek ile ilgili doğru ya da doğruya yakın öngörülerde
bulunabilmek için yüzyıllardır yaptığı çalışmalar sonucu , bugünkü
astroloji, olasılık, istatistik gibi kavramlar ortaya
çıkmıştır.Risk olarak adlandırılan kavram, aldığımız ve uygulamaya
koyduğumuz kararların nasıl sonuçlanacağı ile ilgili olasılık
hesaplamalarıdır.
Risk tarihi incelendiğinde , ismini çok iyi bildiğimiz; Bernoulli, Newton, Pascal ve daha birçok bilim insanının bu
problemle çok yakından ilgilendiği ve detaylı çalışmalar yaptığı
görülür. Bernoulli Büyük Sayılar Yasasını ve geliştirdiği istatiksel
örnekleme yöntemlerini bu yolda bulmuştur. Abraham De Moivre de çan
eğrisi , standart sapma kavramlarını ve genel olarak Ortalamalar Yasası
olarak bilinen kuralı ve risk ölçmede kullanılan tekniklerin temel
unsurlarını bu yolda oluşturmuştur. ( Günümüzde çok yaygın olan hayat ve
sağlık sigortalarının temel çalışma prensibleri de bu yolda doğmuştur) Milattan
yüzyıllar önce , oyun ve bahislere olan tutku ile başlayan tahmin ve
öngörü geliştirebilme çabaları ; aynı tutku ve hırsı ekonomik gelişmeye
ve teknolojik ilerlemeye aktardı. O günlerden bugüne , kimisi kumarda
daha çok kazanabilmek için, kimisi sadece bir matematik problemini çözmek
için, kimisi de felsefi ve sosyolojik olarak kadere hükmedebilmek için
yaptı bu çalışmaları. Sebebi her ne olursa olsun, bu insanlar risk
almanın akılcı sürecini tanımlayarak bilimi ve girişimciliği günümüze
damgasını vuran hız, anında iletişim ve kolay erişim noktasına
getirdiler. Bu nokta şu anda tüm dünyanın içinde bulunduğu çağdaş piyasa ekonomisidir.
Gelecekte
olabilecekleri öngörebilme ve seçim yapabilme yeteneği çağdaş ve zengin
toplumların temelini oluşturur. Riskin tanımlanması ve yönetimi ; aile
planlamasından sigortacılığa, borsalardan emniyet kemeri takmaya ,
hayvancılıktan tarıma , üretimden pazarlamaya çok geniş bir alanda
insanlığa rehberlik eder.
Ay’a
giden ilk uzay aracı Saturn5 ‘i geliştiren bilim adamı bu durumu şöyle
açıklıyor .” Sızdırmayan bir vana istersiniz ve böyle bir vana
yapabilmek için mümkün olan herşeyi denersiniz. Ancak gerçek dünya size sızdıran bir vana verir. Siz de tolere edebileceğiniz sızma miktarını belirlemek zorunda kalırsınız.” ( Arthur Rudolph ) İşte
risk tanımı ve tarihi içindeki paradoks da budur. Siz, doğru
incelemeler ve analizlerle , tolere edebileceğiniz değerleri belirleyip
kararlar aldığınızda, zarar görme olasılığını minimuma indirmiş
oluyorsunuz. Dolayısıyla olasılık çok küçük tolere edilebilir ve kontrol edilebilir oranlara indiğinde supriz zarar riski ortadan kalkıyor. Risk tarihi , olasılık , istatistik ve matematik alanlarında çağlar boyu yapılan çalışmalar hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmak isterseniz Peter L. Bernstein’ın “
Tanrılara Karşı Riskin Olağanüstü Tarihi “ isimli kitabı tavsiye
edebilirim.Ayrıca bu yazımda yaptığım birkaç bilgi alıntısı için yazara
buradan teşekkür ederim.
Günümüz
iş hayatında risk kavramını basit olarak ele alırsak; en önemli iki
kavram veri toplamak ve doğru analiz yapmaktır. Geçmiş olmadan gelecek
olmaz.Yazılı tarih , her dal , her sektör ve her konuda bizim karar alma
mekanizmamızı etkileyen en büyük faktördür. Yaşanmış olaylar ve tecrübeler yani tarih, bir bakımdan yapılması
bir ömüre sığmayacak kadar çok olan tüm deneylerin sonuçlarını içeren
bir veritabanıdır.Ve bu veri tabanına sonsuz ulaşım, bugün içinde
bulunduğumuz teknoloji dünyasında bize en yakın ve en ulaşabilir mucize
olarak yanıbaşımızdadır.Bugünün şartlarını ve imkanlarını iyi ve doğru
kullandığımızda , girişimcilikte ve iş hayatında riskin ,sadece büyük
doğal afetler, ciddi sağlık problemleri , ölüm , büyük ekonomik krizler dönemlerinde
hayatta kaldığını görebiliriz ki bu durumlar nefes alıp vermemizin
sonucudur. Yani hayatın önlenemez süprizleridir. Bunların içinde
ekonomik krizler bile uzun süreli iyi analiz ve takiplerle bir miktar
öngörülebilir konuma geçebilir.
Yeni
bir iş fikrimiz var ve bunu hayata geçirmek için girişimde bulunmak
istiyoruz.Fikrimiz ile ilgili araştırmaları, pazarda rakiplerimizin
bulunup bulunmadığını, varlar ise pazardaki konumlarını, pazardaki
mevcut boşluğu , kendi finansal yapımızı , müşteri profilimizi hatta
müşteri kitlemizin finansal yapısını ve bunlar gibi bircok
detayı analiz etmeyen bir girişimci isek başarılı olma olasılığımız ,
olsak bile bunu sürdürebilme olasılığımız ölçülemiyecek kadar azdır .
Dikkat ettiyseniz ürün/fikir ile ilgilenmiyorum. Üretim , teknik, gibi
konular ön fizibilite çalışmlarından sonra gelir. Yazı tura atarken bile
%50 şansımız var. Çünkü olası iki yüzey bulunmakta ve dik gelme
olasılığı sfıra yakındır ( özel ortamlar hariç) Bizim
yaptığımız, yüzey sayısını bilmediğimiz bir parayla yazı tura
oynamaktan başka bir şey değildir. Dolayısıyla kazanma olasılığımız
hesaplanamayacak kadar küçüktür.
2.
bir örnek olarak ; mevcutta var olan işimizle ilgili yeni bir antlaşma
sürecindeyiz. Antlaşmayı yapacağımız kurum/ kişi ile ilgili tüm
bilgileri ve detaylara ulaşmak günümüz imkanları ile en fazla sadece 1
günümüzü alır. Karşı tarafın güncel ve geçmiş mali yapısı , üretim/satış
kapasitesi, yeterliliği gibi verilere ulaşmak için bugünkü koşullarda
ajan olmamıza ya da önemli tanıdıklarımızın olmasına gerek yok. Bu
verileri elde edip analizini yapmadan attığımız bir adım sonunda,”
dolandırıldım” , “battım” ya da” risk göze almıştım olmadı “demek fazla
iyimserlik olur.Çünkü biz sadece gören gözlerimizi kapatıp yola çıktık,
hem de bilmediğimiz bir yola. Kendi evinizde dahi gözlerinizi kapayıp 1
dk boyunca herhangi bir yere çarpmadan yürüyemezsiniz. Doğru verilerle
yapılan doğru analizler sonucu harekete geçen herhangi bir girişimde
risk yoktur. Daha doğrusu , öngörülemeyen süprizlerle karşılaşma
olasılığınız sıfırdır. ( Doğal afet , ölüm vs.. hariç)
Girişimcilik
ile fırsatçılığı da birbirinden ayırmak gerekir. Peynir büyük, mesafe
kısa olan durumlarda, etrafını kontrol etmeden peynire koşan farenin
kapana yakalanma olasılığı ne kadar büyük ise, veri toplama ve analiz
çalışmaları yapılmadan harekete geçen girşimin de zarar etme ya da batma
olasılığı o derece büyüktür. Ve sakın fare büyük risk göze aldı
demeyin. Bu durumu fırsatçılık yada en kibar haliyle “saf”lık olarak
tanımlayabiliriz. Bile bile gözü kapalı yürümek nasıl risk
göze almak değil macera peşinde koşmak ise, belirsizlikleri ortadan
kaldırmadan yapılan girişimcilik de risk değil salt hayalciliktir.
Risk
sözcüğü eski italyancada “ cüret etmek” manasında kullanılan “risicare”
fiilinden gelir. Cüret etmek her insanda bulunan tanrısal bir
özelliktir. Fayda teorisinin Bernoulli tarafından yapılan tanımı ; akılcı
bir insanın her koşul altında faydayı ölçmesi ve buna göre tercih
yaparak karar vermesidir. Risk kader değil , veriler ve analizler sonucu
yapılan seçimdir.
Kayıpların , zararların, meydana gelebilecek aksaklıkların
ve engellerin öngörüsünü yapmak yanında fayda ve beklenti tanımını da
doğru yapmak gerekir. Okuduğumuz ve duyduğumuz süreklilik gösteren
hiçbir başarı hikayesi 1 gün, 1 ay ya da 1 yıl içinde
olmamıştır. Simit satarak 1 yıl içinde büyük bir şirket haline
gelemezsiniz. Ancak simitte bir farklılık yaratıp, veri toplama ve
analiz kısmını yaptıktan sonra , bir strateji ile pazara girdiğinizde 5
yıl içinde simit fırınları zincirine sahip olma olasılığınız çok
yüksektir. Hiç mi şans faktörü yok derseniz, cevabım evet yok olacaktır.
Çünkü şans gerçekleşebilecek olasılıkların karşılığıdır. Siz, iyi bir
fikir ve doğru bir ön çalışma sonucu gerçekçi öngörülerle, kontrol edilemeyen zarar görme olasılığınızı minimuma indirip yola çıktığınızda, şansınıza karşılık gelen olasılık fayda elde etmek olacaktır.
Başarılı
bir şirket yöneticisi , herşeyden önce öngörü sahibi iyi bir
tahmincidir.Satın alma, üretme, pazarlama , fiyatlandırma ve örgütlenme
hepsi arkadan gelir. Öngörü sahibi iyi bir tahminci olmak da, 6.his ile,
fal , tarot ile değil, alan belirlemek, veri toplamak,
gerçekçi olmak ve analiz yapabilmek ile alakalıdır. Kesinlik içermeyen,
sadece kendi düşünce ve tecrübelerimden oluşan bu çerçevede; kapana koşan fare olmayan her girişimci, hesaplamasını doğru yaptığı fayda oranında mutlaka başarılı olacaktır.
Başarılar…
http://www.isinsani.com/yazarlar/96-savas-aylan/1271-is-hayati-girisimcilik-ve-risk.html