14 Mayıs 2012 Pazartesi

Verimlilik, risk, belirsizlik, sürtünme

Politik ilişkilerin mantığında her seviyede, kesintisiz bir zaman diliminde çıkarların ve gücün korunması ve geliştirilmesi vardır. Bu maksadın tahakkuku için hedeflere en ucuz yolla, en güvenilir vasıta ile ve en az riskle ulaşılması esastır. Sun Tzu'nun savaşın maliyeti konusundaki görüşlerinin özü onun; "Akıllı bir komutan giderlerini düşmana yıkmaya çalışır" sözünde karşılaşılır.

Tanımlanan bu mücadelede verimlilik doğal olarak birçok faktöre bağlıdır. Ancak her alternatif riskini de beraberinde getirir. Akla ilk gelen riski en az olanın iyi bir alternatif olduğu şeklindeki yaygın yanlıştır. Risk yönetimi, gücün korunması ile hedefin ele gerilmesini hesap eder. Birbirleri ile ters oranda gibi görülen bu ikilem, optimum bir noktada çözülüyorsa verimlilik sağlanmış demektir. Bu nokta, çok fonksiyonlu güç denkleminde sıfır maliyetle hedefe ulaşmaktır.

Hangi alternatifi seçersek seçelim risk göreceli olarak bilinenlerden ziyade bilinmeyenlerden dolayı büyür veya küçülür. Bu nedenle riski yalnız istatistiksel değerler ve ölçülebilir unsurlar ile açıklamak yetersiz kalacaktır. Bilinmeyenler belirsizliktir. Belirsizlik harpte sürtünme dediğimiz baş edilmesi ve üstesinden gelinmesi gereken, ancak devasa problemlerin kaynağı olan devasa bir buzdağıdır. Verimlilik riskin bir fonksiyonu olarak görünsede verimliliği sağlamada belirsizliğin üstesinden gelme daha makuldur. Tarihin tekerrür etmesindeki temel nedenlerden birisi belki de en önemlisi bu belirsizliğe dayalı kısır döngüdür.
21.yüzyılda Savaş; Ergüder Toptaş, syf : 198 - 199

1 Mayıs 2012 Salı

Strateji, etik, ahlak, başarı

Savaşlar nasıl strateji uygulanmadan kazanılamazsa, iş dünyasında da strateji odaklı davranılmalıdır. Bu anlamda iş dünyası kansız savaştır. Strateji, savaşı meydana getiren çatışma unsurlarını yönetme sanatıdır. Basit anlatımı ile strateji rakibinizi etkisiz bırakma sanatıdır.

Rakibi yenmek ya da yok etmek her zaman kazanma anlamına gelmeyebilir. Bir ya da daha fazla rakibinizin olması durumu, çok oyunculu bir ortamda, rakibinizi yok etmek her zaman durumu lehinize çevirmez. Önemli olan güç dengeleridir. Ancak güç dengeleri içerisinde güçsüz rakibin bile bir ağırlığı vardır.

İş dünyası stratejileri içinde bu durum geçerlidir. Strateji kurulurken her durum kendi içerisinde değerlendirilmelidir. Dolayısı ile her durum için kendine özgü kurallar oluşturulmalıdır. Böylece kuralları belirleyen oyunu da kendi istediği şekilde yönlendirir. Savaş alanın da en avantajlı araziye yerleşen ordu her zaman daha avantajlıdır.

Ancak stratejini değişmez ana kuralları vardır. Bu kurallar stratejinin olmazsa olmazlarıdır. Adaletsizlik, ahlaksızlık, etik dışına çıkmak, haksızlık yapmak sadece çarpışmayı kazandırır ancak istediğimiz kesin sonuç olan sağlıklı bir barış, bu koşullar göz ardı edilirse sağlanamaz. Stratejist ana platformunu adalet, ahlak ve etik üzerine inşa etmelidir. Bu argumanlar da stratejistin anlayışının zirve noktasıdır. Bu ana kurallar çerçevesinde stratejik düşünmenin sınırları yoktur.

Eğer belli sınırlar içerisinde düşünürseniz sürekli başarı sağlayamazsınız. Bir düşünce biçimde sınırlar kabul edilemez. Herşeyiniz sınırlı olabilir, örneğin kaynaklarınız, paranız, hammaddeniz, insan kaynağınız vs., ama asla düşünceleriniz sınırlı olmamalıdır.

Bir olayın dıştan görünümü ya da izlenimleri, çöldeki seraplar gibi aldatıcı olabilir. Yorumların çok iyi ya da kötü olması size etkilemesin. Önemli olan sizin problem çözme istekliliğinizdir. Eğer siz görünüme aldanmazsanız, durumu da şekillendireceksiniz demektir. Sizin bu istekli durumunuz, kurduğunuz strateji platformunun ana temel taşlarının çimentosu görevi yapacak, ana unsurları birbirine bağlayarak sağlam bir yapı oluşturacaksınız.

Her durum pratik olarak öğrenilmez. Mümkün olduğu kadar olan olaylardan yani tarihten örnekler incelenmelidir. Vakaların olma sebepleri ve nasıl oldukları hakkında objektif bir gözlem yapılmalıdır. Ancak bu şekilde başarıya giden yol kısaltılabilinir. Tarihte olan olaylar günümüz şartları göz önüne alınarak bir ön süzgeçten geçirilmelidir. Amacımız, anlık başarının peşinde değil, sürekli başarıyı kovalamakolmalıdır.

Stratejinizi kurarken sonuç odaklı değil, süreç odaklı olun.

Serdar Biçer, Özel Notlarım; syf 105, 106